Danny Weber
07:57 24-12-2025
© A. Krivonosov
EEG tabanlı Drive-think, insan bilişini otonom sürüşe aktarıyor: ek donanım yok, güvenlik artıyor. nuScenes ve Bench2Drive testlerinde çarpışmalar %18-26 azaldı.
Tsinghua Üniversitesi bünyesindeki Akıllı Endüstri Enstitüsü (AIR) ekibi, otonom sürüşte kayda değer bir bilimsel sıçrama açıkladı. Duyuru NeurIPS 2025’te yapıldı ve otopilot sistemlerinin beynin bilişsel yetilerini adeta ödünç almasını sağlayan bir yönteme odaklanıyor.
Araştırmacılar bu yaklaşımı bilişle güçlendirilmiş otonom sürüş olarak tanımlıyor. Yöntem, insan sürücülerden kaydedilen elektroensefalogram (EEG) sinyallerini kullanarak otopilot modellerini daha insansı kararlar almaya eğitiyor. Önemlisi, seri üretim araçlarda EEG sensörlerine ihtiyaç duymuyor; böylece sistem maliyetleri mevcut seviyede kalıyor. Bu tercih, teknolojiyi laboratuvardan yola çıkarmak için kritik görünüyor.
Drive-think adı verilen eğitim mimarisi, hazırlık aşamasında araç kameralarından gelen görüntülerle EEG verisini eşleştiriyor ve yol durumlarına verilen gizli bilişsel tepkileri çıkarıyor. Kontrastif (kontrastif) öğrenmeden yararlanan sürüş ağı, sahneyi değerlendirirken bu tepkileri yeniden üretmeyi öğreniyor. Başka bir deyişle model, yalnızca ne gördüğünü değil, bir insanın benzer durumda nasıl tepki verdiğini de içselleştiriyor.
Eğitim iki kademede ilerliyor: İlk aşamada sistem, insan beyni verilerinden bilişsel becerileri şekillendiriyor; ikinci aşamada, gerçek dünyada yalnızca kameralardan gelen standart videoya dayanarak çalışıyor. Sonuçta, insan sürüş deneyimi makine görüsü modeline örtük biçimde aktarılmış oluyor.
nuScenes veri kümesi ve Bench2Drive simülasyon platformunda yapılan testler net kazanımlar gösterdi: yörünge planlama hatası azaldı ve çarpışmalar yaklaşık yüzde 18–26 oranında düştü. Ani araya kırmalar gibi karmaşık ve riskli durumlarda sistem daha temkinli ve öngörülebilir davrandı; insan sürüşüne gözle görülür biçimde yaklaştı. Birlikte ele alındığında, bu tablo somut bir güvenlik artışına işaret ediyor; pratik etki açısından en çok aranan sonuç da bu.
Araştırmacılar, bunun insan bilişsel becerilerini doğrudan kullanarak uçtan uca otonom sürüş sistemlerini iyileştiren ilk çalışma olduğunu belirtiyor. Çalışma, daha güvenli otopilotlar ve insan beyninin işleyişinden esinlenen fiziksel zekâ için yeni yollar açıyor; ek donanım yükü getirmeden sinirbilim ile makine algısı arasında ilgi çekici bir köprü kuruyor. Bu köprünün sahada benimsenmeyi hızlandırma potansiyeli dikkat çekiyor.