Sıradan akıllı telefonla 30 saniyede çocuklarda şaşılık tespiti
DRS, sıradan bir akıllı telefonla 30 saniyelik video üzerinden çocuklarda şaşılığı yüksek doğrulukla ölçüyor; kliniklerde ve okullarda kolayca uygulanıyor.
DRS, sıradan bir akıllı telefonla 30 saniyelik video üzerinden çocuklarda şaşılığı yüksek doğrulukla ölçüyor; kliniklerde ve okullarda kolayca uygulanıyor.
© ITHome
Çinli araştırmacılar, sıradan bir akıllı telefonla sadece yarım dakikada çocuklarda şaşılığı tespit eden bir yöntem geliştirdi. Çocuklukta yaygın görülen bu durum, müdahale edilmezse ciddi görme sorunlarına zemin hazırlayabiliyor. Tanıdaki zorluk da tanıdık: küçük hastalar ne hissettiklerini ifade etmekte zorlanıyor, erken dış bulgular ise kolayca gözden kaçabiliyor.
Bugüne kadar şaşılığın derecesini ölçmek, deneyimli bir göz doktoru ve bir dizi karmaşık işlem gerektiriyordu. Otomatik araçlar da beklenen sıçramayı yapamadı: ya donanım pahalıydı ya da doğruluk istenenin gerisinde kaldı. Böyle bir tabloda yeni yaklaşım, çocuk göz sağlığında gerçekten kayda değer bir dönüm noktasına işaret ediyor.
Sun Yat-sen Üniversitesi Göz Merkezi’nden Prof. Lin Haotian ve Tsinghua’dan Doç. Xu Feng’in liderliğindeki ortak ekip, Şaşılık Dijital Cetveli (DRS) adlı sistemi geliştirdi. Dijital maske ilkesine dayanan DRS, telefon kamerasıyla çekilen yaklaşık 30 saniyelik kısa bir videodan yararlanıyor. Görüntü işlendiğinde yazılım, göz kaymasının açısını otomatik olarak hesaplıyor ve şaşılığın şiddetini yüksek doğrulukla belirliyor. Kulağa basit geliyor; asıl gücü de bu yalınlığında.
Bulgular, 23 Ekim 2025’te The New England Journal of Medicine ile bağlantılı bir dergide yayımlandı. Teknoloji halihazırda üç patent aldı. Etkinliği, Çin’deki üç önde gelen göz merkezinde yürütülen geniş bir klinik çalışmada değerlendirildi. Araştırmacılar DRS’yi altın standart kabul edilen prizma ve alternatif kapama testi (PACT) ile karşılaştırdı; ortalama ölçüm hatası yalnızca 4,5 prizma diyoptri oldu ve geleneksel yöntemle uyum oranı yüzde 98’e ulaştı.
DRS, sadece kaymanın düzeyini ölçmekle kalmıyor; içe, dışa ve gizli şaşılık türlerini de ayırt edebiliyor. Ayrıca aralıklı şaşılığı olan hastalarda dinamik değişimleri takip ederek, hizalanmanın ne hızla ve hangi anda normale döndüğünü yakalıyor. Bu sayede hekimler, hastalığın seyrini adım adım ve adeta anlık olarak izleyebiliyor.
Mevcut sistemlerle kıyaslandığında yöntem, hassasiyet, yalınlık ve erişilebilirlik bakımından ayrışıyor. Pahalı cihazlara ihtiyaç duymuyor; küçük kliniklerde, hatta okullarda bile kullanılabilir. Geliştiricilere göre bu teknoloji, özellikle sağlık olanaklarının sınırlı olduğu bölgelerde çocuklar için geniş ölçekli dijital görme taramasının önünü açıyor ve fark edilmeden kalabilecek sorunların saptanmasına yardımcı oluyor. Üstelik taramayı ailelerin cebinde zaten bulunan bir cihaza taşımak, erken kontrolün önündeki eşiği düşürüyor — çoğu zaman farkı yaratan da bu oluyor.